114 dakikalık şahane bir Fransız filmi Le premier jour du reste de ta vie. Beş kişilik bir ailenin geçmişini belirli yıllara yayarak anlatıyor. Hikaye 1988 yılında evin büyük oğlu Albert Duval'ın evden ayrılması ile başlıyor. Başlangıç olarak bir nevi onun hikayesini izliyoruz. "Aile, duyguları kökünden söküp atan bir makinedir." diyen Albert, evin asi oğlu olmasına karşın bir doktor. Zamanla estetik alanına geçip oradan da bunalıp kendini Acil Servis'e atan ve aile ilişkilerini tabiri caizse "sallamayan" bir karakter. İkinci olarak "Kan Bağı" başlığı altında 1993 yılına atlıyor hikaye ve evin tek kız çocuğu olan Fleur Duval'ın hikayesini izliyoruz. "Kendimi kısa boylu ve çirkin hissediyorum. Diğerleri bana 'mikrop' diyorlar. Annemler ise 'küçük pire'. Acaba hangisi daha küçüktür?" diyerek daha küçük yaşlarda sorunu kendisi ile olan evin ikinci asi'si Fleur. On altı yaşına basacak olmanın heyecanı öncesinde, yapması yasak olan şeylerin de heyecanını yaşıyor başlarda. 'Alternatif rockçı' olarak etrafta dolaşıp, bir türlü hayatta istediğini elde edemeyen ve bunun hıncını annesinden çıkartan bir karakter. Evin ortanca çocuğu Raphaël Duval'ın en büyük hayali ise gitarist olmak. Sahne adı ve 1996 yılında geçen onun hikayesinin anlatıldığı bölümün adı da "Magic Fingers". Büyük babasının şarap merakına özenip ondan her cumartesi şarap dersi alıyor Raphaël. Ve aslında hayatındaki tek sorumluluğu da her cumartesi bu dersi kaçırmamak. Hayatının her evresinde saçının da bu evrime uymasına inanan bir karakter aynı zamanda.


Marie-Jeanne Duval evin annesi. Çocuklarının bir bir evi terk etmeye başlayacağını anlayınca yalnız kalmamak için tekrar okula başlayan enteresan bir tip. Her çocuğun ergenlik dönemlerinin kabusu bir anne olmasının yanı sıra, aslında onların üzerine çok titremesinin tek sebebinin büyük sevgisinden kaynaklandığını açıkça belli eden bir karakter. 1998 yılına geldiğimizde de onun hikayesini izlemeye başlıyoruz. Yıllar geçtikçe yaşlandığını daha çok hisseden ve yaşlılığın ona getirdiklerinin sadece kırışıklıklardan ve çirkinlikten ibaret olduğunu sanan bir insana dönüşüyor. "Dünyayla birlikte dönersiniz." adlı bu bölüm, filmin en trajikomik bölümlerinden biri aynı zamanda. Ve son olarak 2000 yılına gelerek "Babamız" başlığı ile evin babası Robert Duval'ın hikayesini izlemeye başlıyoruz. Çocuklarıyla küçük yaşlarından itibaren anneye oranla daha iyi anlaşan bir baba portresi çiziyor bu karakter bizlere. İyi bir baba portresi çizmek isterken en büyük derdi de kendi babasıyla aslında. Evin her köşesinde herkese ait fotoğraf varken, bir tek kendisinin fotoğrafının olmamasına takan ve babasının kendisine hiçbir zaman değer vermediğini düşünen bir "baba" o. Onun hikayesinin bittiği an, kahramanlarımızın hikayeleri de bir araya gelerek doruk noktasına ulaşıyor aynı zamanda.




Sona doğru yaklaşılırken etkileyici sahnelerin de dozajının arttığı bu film, biraz da izleyicisinin "aile" kavramını sorgulamasını istiyor aslında. Hayatınızın geri kalan ilk gününü yaşıyor olsaydınız, bu şans size verilmiş olsaydı eğer, siz ne yapardınız? Asi duygularınızla her şeyi geride bırakıp ailenizi hiçe sayarak çekip gider miydiniz, yoksa son anınızda yanınızda olacak tek insanların, yani ailenizin değerini bilip hayatınıza ona göre mi yön verirdiniz? Le premier jour du reste de ta vie. Hayatınızın geri kalan ilk gününü yaşamak için size fırsat sunan bir film.

0 serzeniş: